4 Eylül 2009 Cuma

Zaman akıp gidiyor...



Zamanın akıp gittiğini zaten biliyordum fakat bloğuma girene kadar aklımdan çıkıvermişti...
Neyse ki aklıma geldi :) Zamanın akıp gittiğini görebilmek için illaki takvime,saate bakmaya gerek yok.Bunu aynaya bakarakta görebilmek mümkün.
Son zamanda eski günleri çok konuştuğumuzdan olsa gerek kendim için akan zamanı çok net gördüm.Aslında çok güzel bir değişimdi fakat her zaman içimde olan "eski" hasretinden olsa gerek çocukluk hallerimi çok özler oldum :) (gerçi şuan çok mutluyum).
Bakalım bu değişim daha ne kadar sürecek :)

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Aklıma Geldi...

Blogumda "Bi Bakın" diye bir kısım var... Acaba hiç birinizin dikkatini çektimi veya çektiyse bile girip o sitelere baktınızmı? Sanki "bakmadık" dediğinizi duyar gibiyim. Boşunamı koyduk onları oraya hayret bişeysiniz. Bi girip bakın ne varmış, ne yokmuş, ne yazıyormuş. Bakında belki size yararlı birşeyler vardır. Gerçi yararsız bişeler olsa oraya koymazdım :) Israr ediyorum lütfen girin bi bakın o sitelere neler yazıyor. Bakın sonra imtihan edicem :) Eğer beklediğim cevaplar gelmezse görüşürüz :)) Hadi size biraz daha yardımcı olayım ;)

www.barisarock.org

www.kureselbarisveadalet.org

www.kocaelirock.org

www.marsiz.biz

www.karadenizrock.com

Aklıma bunlar geldi şimdilik gene eklerim sonra :)

29 Haziran 2008 Pazar

“YEK”

“YEK” hepimiz için çok önemli bunu sakın unutmayın.

Şimdi diyeceksiniz ki “YEK” ne? Haklısınız da…”YEK” ; yani “Yenilenebilir Enerji Kaynakları”. Ne ki bunlar ve bizim için bu kadar önemli?

Önemli dediğim şeyler aslında “güneş, rüzgar ve su”.

Dünyada sanırım yeteri kadar var bu enerjilerden.

Peki diyeceksiniz ki; kullanılmıyor da mı söylüyorsun. Elbette kullanılıyor. Fakat, bir kömür kadar, doğalgaz kadar, petrol kadar kullanılmıyor. Ve ayrıca bu kullanılıyor dediklerim enerji türü değil, sadece enerji üretmek için kullanılan yakıtlar. Peki bu kullanılan yakıtlar hiç mi bitmeyecek. Elbette bitecek.

Peki alternatif olan enerji türleri yok mu?
Tabi ki var. Peki bunları kullanınca ne olacak? Yani nasıl bir alternatiflik sağlayacak.

“Güneş enerjisi”; En basitinden düşünelim; çoğumuz evlerin üstünde duran güneş enerjisi sistemlerini biliyoruz. Bu enerji sistemleri sayesinde hiçbir yardımcı yakıt, enerji vb. türden madde kullanmadan sadece güneş enerjisi ile insanlar evlerinde sıcak su kullanmakta. Bunu sağlayan tabiî ki güneş pilleri, toplayıcılar vb.

“Rüzgar enerjisi”; Bu nasıl sağlanıyor peki? Rüzgar değirmenleri sayesinde kinetik enerji mekaniğe çevrilerek elektrik enerjisi üretiliyor. Ülkemizde de bunun örnekleri mevcut, mesela Datça, Bozcaada. Datça da bu işle ilgili çalışmalar başlamış durumda. Bozcaada’nın ise elektrik ihtiyacı tamamen rüzgar değirmenlerinden elde edilmektedir.

Jeotermal enerji, ülkemizde birçok ilde kullanılan bir enerji türüdür. Özelliklede ısınmada kullanılır. Ve çok basit bir sistemde binalara bir merkezden yollanıyor. Bu sayede evlerin ısınması çok az enerji ve maliyetle sağlanıyor. Bu illerin başında Kütahya, Afyon, Balıkesir gelmektedir. Ve birkaç ilde de bununla ilgili çalışmalar yürütülmektedir.

“Su enerjisi”; ülkemiz 3 bir yanı denizlerle çevrili ve ayrıca nehirlere sahip bir ülke. En önemlisi denizlerle çevrili olmasıdır. Zaten nehirlerimiz üzerinde bulunan barajlar sayesinde enerji üretimi sağlanmaktadır. Fakat denizlerden de faydalanmamız mümkündür. Bunun çeşitli yolları bulunmakta ama ülkemizde kullanılabilecek en uygun türü Dalga enerjisidir. Ülkemiz uzun bir kıyı şeridine sahiptir. Bu yöntemle elektrik üretimi yapılabilir ve bu kalıcı bir çözümdür.

Bu bahsettiğimiz enerji türlerinin maliyetleri ise şu an kullanmakta olduğumuz yakıtlara göre çok daha ucuz. Ve hatta fosil yakıtlara oranla öyle avantajlı ki. Bu yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Kısaca Yenilenebilir Enerji Kaynakları’ndan bahsetmeye çalıştım.

Ve unutmayın “Güneş, Rüzgar ve Su bize yeter “

18 Haziran 2008 Çarşamba

Noktalam işaretleri...

Çok sevdiğim bi arkadaşıma ait bir yazı..Kendisinden yayınlamak için izin aldım...

"
cümlelerime hep senle başladım.seninle yapılan her hatanın ardından hep noktalar koymak istedim.Sana olan sevgimin beni yenmesi yüzünden hep virgüllerle bağladım cümlelerimi.Ama sen bana hiçbirşey demeden bir anda cümlelerimin sonuna üç nokta koydun.Sanki benim sana olan sevgim bitti ,ama senin bana olan sevgin sonsuza kadar sürecek der gibiydin bu üç noktayla.Keşke bir kere de olsa bana iki nokta hakkı verseydin birinci kişinin ağzından dinlerdin o zaman sana olan aşkımın büyüklüğünü..."

1 Haziran 2008 Pazar

Eski...

Eski denince akla o kadar çok şey gelirki..Benim ilk aklıma gelen ise eski günlerim..Yani çocukluğum...O kadar güzeldi ki çocukluğum...Aslında çokta eski sayılmaz çünkü hala büyümemiş bir çocuk olduğum için...Günümüzdeki çocuklara bir bakıyorumda ne kadar şanslılar...Gerçi teknolojik yönden şanslılar sadece..Aslında çok şanssızlar...Bunun sebebi ise benim dönemimdeki çocukların yaşadıkları hiçbirşeyi yaşamıyorlar..Ben zamanında sabahtan akşama kadar sokakta oyunlar oynardım arkadaşlarımla...Hele de mahalleler arası yaptıgımız futbol maçları yokmuydu...Hala onları özlerim...En çokta oyuncaklarımı özlerim...Ki hala evde saklarım onları...Küçükken ayrı bi önemleri vardı benim için onların..Lego diye tabir ettiğimiz oyuncaklar vardı onlardan neler yapardım neler...Evler,arabalar,robotlar vb. bir sürü şey..Benim hastalık gibi bir huyum vardı yaptığım o şeyleri odamda yüksek bir yere kaldırıp canım sıkılıncaya kadar bozmadan saklardım...Hele birde ev yaptıysam onun içine küçük lamba felan koyup gece lambası yapardım...Onlara annem babam bile dokunamazdı..Annemin " yeter artık kaldır şunları vitrinden " deyişi bile hala kulaklarımda çınlar...Artık eskisi gibi oynayamıyorum onlarla...Öyle ki neredeyse unuttum nasıl ev,araba yaptığımı.İnsan zaman geçtikçe anlıyor eskilerin ne kadar değerli olduğunu.O yaştayken o oyuncaklarımı özliyeceğim hiç aklıma gelmezdi..Aslında bir tek oyuncaklarımı değil ben o yaştaki "beni" özlüyorum...Ve bir şeyden eminimki o günlerim geri gelmiyecek...İşte bu yüzden "eski" benim için hep değerli olucak...

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Küçük kız çocuğu...

Herkes küçük çocukları sever.Ama küçük kız çocuklarının ayrı bir yeri vardır.Onlar daha masum,şirin,tatlıdır.Adeta "sev beni" diye bagırırlar içten içe ve bu çağrıya kimse kayıtsız kalamaz.İşte benim hayatımdada böyle bir küçük kız çocuğu vardı.İlk doğduğu andan itibaren hayatımın en önemli ve en değerli varlığı oluverdi.Altın gibi saçları,pamuk gibi teni,adeta meyve tabağını andıran bir yüzü vardı.Bu küçük melek gün geçtikçe büyümeye başladı,ama saydığım özelliklerinden hiç birşey kaybetmedi hatta dahada tatlı bir hale geldi.Garip birşey vardı o büyümüş serpilmiş küçük hanım benim için tam tersine hala ilk doğduğu günkü gibi altın saçlı,pamuk tenli küçük kız çocuğuydu.Ama hayatımdaki en önemli ve en değerli bu küçük kız çocuğu yani "kız kardeşim" gerçekten büyümüştü.Hayatta kabullenemiyeceğimiz olaylar olur ve bu olaylar birgün gözümüzün önüne geldiğinde ise tek yapmamız gereken sadece izlemektir.

Benim için hala "küçük bir kız çocuğu" olan kız kardeşime....

25 Mayıs 2008 Pazar

Herşeyin bir ilki vardır.ki zaten olmalı....

Hayatımda o kadar çok ilkler oldu ki...Mesela 40 yıl düşünsem kendime ait bir blog için uğraşacağım aklıma gelmezdi.Ama onuda yaptım.Hemde sabahın 6sında.Bu yazımı okuyanların kafasından geçen düşünceyi tahmin edebiliyorum "Yahu ne işin vardı o saatte ayakta.Hadi ayaktasın nerden aklına geldi blog açmak".Kesinlikle bu sözler geçicek kafalarından.Evet biraz dengesizimdir.Tamam kabul ediyorum oldukça dengesizim.Gecemle gündüzüm yer değiştirdi bu yüzden.Bununda ilk zamanı aklıma geliyorda "hey gidi günler hey" diyorum içimden.Belkide hayatımda yaptığım en saçma şey sabaha kadar oturup güneşin ilk ışıklarında yatıp tamda güneş batımına yakın uyanmak.Artık alıştım aslında.O kadar alıştım ki gündüzleri sevmez oldum.Bu da bir ilk aslında hayatımda olan.Gece beni öyle kendine çekiyor öylesine kendisine tutkun hale getiriyor ki hayatımdaki çoğu ilki onun sayesinde yaşadım.Mesela ilk defa bir gece otostop çekmiştim,ilk sigaramı ve alkolu gece içmiştim,ilk defa bir kıza onu sevdiğimi gece söylemiştim,ilk defa evi gece terk etmiştim,ve hatta ilk defa bir gece hayattan ümidimi kesmiştim.Aslında bu ilkler uzar gider.Aklıma bu yazdıklarımdan bir şey geldi,insanların hep söylediği "geceleri çıkarırsak daha çok gencim" sözleri benim için o kadar gerçekki eğer geceleri hayatımdan çıkarırsam daha ufacık bir bebek gibi olurum.Gecenin benim hayatımda büyük öneme sahip olması hep bu ilklerin yüzünden.İşte bu yüzden hayatta herşeyin bir ilki vardır ve olmalıdır....